27 Ocak 2021

Nomadland

 
   Yönetmen: Chloé Zhao
Oyuncular: Frances McDormand, David Strathairn, Peter Spears
Süre: 108 dakika 
Yapım Tarihi: 19 Ocak 2021
Ülke: ABD
IMBD: 7.6/10 
Benim Puanım: 8/10

     Merhabalar değerli okurlar. Ne zaman harika bir film izlesem içimde bir heyecan olur. Öyle bir heyecan ki bu, filmi tanıdıklarıma önermek için sabırsızlanırım. Bu film de öyle bir filmdi gerçekten de. Adeta içimde her zaman yaşayan yola çıkma fikrini körükledi bu film. Şimdi diyeceksiniz ki: "Yola çıkmak kolay değil." evet biliyorum kolay olmadığını. Beni çeken de yolun kolay olmayışı zaten. Her gün kolay hayatlarımızda yaşıyoruz. Sabah sıcacık yatağımızdan çıkıp tuvalete gidiyoruz, elimizi yüzümüzü yıkayıp temiz bir şekilde kahvaltımızı yapıyoruz ardından da çayımızı veya kahvemizi alıp işe koyuluyoruz. Akşamları sıcacık evimize dönüyoruz. Sanırım uzaktan baktığımızda yaşama sebebi hayatı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek olarak görünüyor. Ne yazık ki ben böyle bir hayatı istemiyorum ve istemedim de. Hayatta hedefler yoksa, başarımlar yoksa, hayaller sürekli erteleniyorsa ne anlamı kalıyor ki yaşamanın? hayata biraz zorluk katmak biraz daha iyi gelecektir diye düşünüyorum. Bu zorluk aslında büyük çoğunlukla bedensel bir zorluk. Bedensel olan terbiye zihinsel olarak da önem arz etmektedir. Platon, zeki olmak isteyen insanların aynı zamanda sporda başarılı olması gerektiğini savunurdu. Atatürk'ün söylediği "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur." sözünü de es geçmeyeceğim elbette. Siz bu yazıklarımı düşünün yine de ve beni böyle uzun bir giriş yazısından ötürü affedin.

I came into the van life kicking and screaming,
 but I fell in love with it.— Bob Wells


    Film Amerika'da kocasını kaybettikten sonra ufak bir karavanda yaşamaya başlayan bir kadının hayatını anlatıyor. Aslında filmin hikayesi pek sıradan bir hikaye. Sanırım bu sıradanlık da benim ilgimi çekiyor. Daha önceki yazılarımda da durum hikayelerine bayıldığımı söylemiştim o yüzden bu film benim için güzel diyebilirim. Sizleri bilemem elbette, durum hikayelerini epey sıkıcı bulan insan bulmak çok da zor değil. Epey durgun ilerlediği için aslında hak da veriyorum elbette. Ama sıkıcı bulsanız da bir deneyin derim. Bu tip hikayeler sizlere mutlaka bir şeyler katacaktır.

    Teknik açıdan film kaliteli bir yapım olmuş. Kurgusu harika öncelikle, sizi rahatsız edebilecek şeyleri görmeyeceksiniz bu filmde. Genelde soğuk renklerin kullanıldığı filmde her an yağmur yağacakmış hissi kaplıyor insanı. Çöle geçtiği sıralarda yani insanlarla iletişiminin sıklaştığı sıralarda renk seçimi biraz sıcak skalaya kaydığından bu tatlı sıcaklığı rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Görüntü yönetimi de iyi diyebilirim.


    Frances McDormand ablamız çoğu filminde olduğu gibi bu filminde de güzel bir oyunculuk sergilemiş. Akademi ödüllerinde en iyi kadın oyuncu ödülünü bir kez daha kazanacağını tahmin etmekteyim. Oyunculuk yaparken, oynadığı karakterin ruh halini izleyiciye harika bir şekilde aktarmayı başarabildiğinden hak ediyor çoğu zaman övgüyü. 63 yaşında olmasına karşın aktifliğinden de bir şey kaybetmeyen McDormand'ı sanırım durum hikayelerinde sıkça görmek istiyorum.


Ekleme: Oyuncuların bir kısmı gerçekten de bu hayatı yaşayan insanlar. Aslen oyuncu değiller. Bunu duyduğumda daha da ısındım filme. Yani o gördüğünüz toplu buluşmalar kurgu değil gerçek diyebilirim. Karakterin tanıştığı insanların da gerçek isimleri kullanılmış filmde ve doğrusallık gösteriyor gerçek ile. Bob Wells karakteri de filmde gösterildiği gibi bir hayat sürmekte.

23 Ocak 2021

Soul

    Yönetmen: Pete Docter
Oyuncular: Daveed Diggs, Jamie Foxx, Tina Fey
Süre: 101 dakika 
Yapım Tarihi: 25 Aralık 2020
Ülke: ABD
IMBD: 8.1/10 
Benim Puanım: 6/10

    Herkese merhabalar okurlar. Bu postta sizlere 2020'nin güzel bir animasyon filmini tanıtmak istedim. Disney Pixar yapımı olan güzel bir film diyebilirim. Öncelikle filmde akıllı tasarımı bu kadar ön plana sokmaları pek hoşuma gitmedi diyebilirim. İzlemeden önce dram türünde bir yapım bekliyordum fakat ne yapıp ettilerse tüm olayı akıllı tasarım ile birleştirip gerçek üstü hale getirdiler. Bu film eğer dram filmi olsaydı sanırım harika bir malzeme çıkabilirdi ortaya.


    Geniş bir perspektiften baktığımda filmi beğendim. Filmin vermek istediği fikir de aslında bir bakıma güzeldi. Özgürlüğün ve yaşamanın güzelliği üzerine durduğundan izleyicilere sebepler vermeye çalışmış. Senarist biraz basit oynamış gibime geldi o konuda. Müzikler iyi kullanılmış ve jazz müzik ön planda olduğundan ister istemez çıtayı yükseltip izleme kararı aldım. Harika bir başlangıç yapıp, sinirimi bozan idelist olgularla dolu bir dünyaya yerleştirdi izleyiciyi. Sinirimi epey bozdu bu kısım. Hayal ettiğim gibi bir senaryoya sahip değildi açıkçası. Ama filme kötü de diyemem sırf senaryosunda beğenmediğim kısımlar var diye.

    Filmin kurgusu ve sinematografisi harikaydı onu es geçemem ne yazık ki. Tabii ki söz konusu Disney Pixar olunca kurgu ve sinematografi harika olacak elbette. Adamlar bu işi iyi yapıyorlar. Özellikle detaylar bir hayli ilgi çekici idi. Öbür dünya kısmı kolaya kaçmışlar gibiydi ama dünya kısmı büyüleyici bir güzelliğe sahipti. 

    Oscar'a aday olur mu bilemem fakat kazanabilir mi ondan şüpheliyim. Diğer animasyon filmlerini izledikten sonra buna karar vermek sanırım çok daha mantıklı olur.





08 Ocak 2021

Yeni Yıl Tavsiyeleri 2021

  
  Merhabalar sayın okurlar. 2021 oldu ve ilk haftayı sağ salim bir şekilde atlattık. Kayıplarımız oldu üzüntülerimiz oldu 2020'de; fakat biz yine de bu hayat dediğimiz yolculuğa devam ettik. Bazen ne kadar isyan etsek de seviyoruz bu hayatı. Bizi epey üzse de sevebiliyoruz bir şekilde bu hayatı. Hayatı sevmediğimizi iddia etsek de yaşamak için bir takım sebepler buluyoruz kendimize. 

    Hayatımın çok büyük kısmını depresif bir insan olarak geçirdim. Sanırım insan yaşlandıkça öz eleştirisinde çok daha acımasız olabilecek kıvama geliyor. Acımasız eleştiri derken duyguları kenara iterek yapılan objektif bir eleştiri. Bedensel yaşlanmak değil tabii ki bahsettiğim yaşlılık. Zihinsel yaşlılıktan bahsediyorum. Bireysel yargıları yok sayıp irdeleyebilmekten bahsediyorum. Böyle bir irdelemeyi başarmaya başladığınız zaman bilin ki zihinsel olgunluğa bir adım atmaya başlamışsınızdır. İnsan böyle bir özeleştiri sırasında depresifliğinin nedenlerini önüne serebiliyor. Mutlu olmak istemediğiniz sürece bu çok zor oluyor; fakat mutlu olmak istediğiniz an işler değişmeye başlıyor.

    Evet 2021'e bu şekilde girdik ve bu post bir tavsiye postu olacak. 2021'de mutlu olmaya çalışmanız gerektiğinden ve mutluluğun kısa zamanlı değil de huzurla birleşip bakileşmesinden bahsedeceğim. Çoğu insan mutluluğun sadece gülümsemekten ibaret olduğunu düşünüp yanılmakta, bu kısa süreli mutluluk anlarına haz diyebiliyorum sadece. Hazlar kısa süreli olup insanı sadece bir nebze besleyen kısa süreli mutluluğu insana gösteren olgulardır. Huzur ise insana uzun süreli hatta daimi diyebileceğimiz bir rahatlıktır diyebilirim. Size tavsiyelerim de huzurlu bir mutluluğa yaklaştıracak nitelikte olabilir.

    Mutluluğun ve huzurun anahtarının toplum olmakta değil BİREY olmakta göreceksiniz.


    Öncelikle bahsetmek istediğim konu kendiniz olmanız elbette. Kişisel gelişim uzmanları her zaman sizi şekilden şekle sokmaya çalışarak ve sizlere sahip olmadığınız karakter özelliklerinin olduğuna inandırarak sahtekarlık yapmaya çalışmaktadırlar. Sizi bir kutunun içine sıkıştırmaya çalışıyorlar adeta. Bu kutuya sıkıştırma eylemini ise şişirilmiş umutlar vererek elde ediyorlar. Bu çok üzücü bir durum açıkçası. Siz kendinizde ne görüyorsanız onu yapabilirsiniz, sizi mutlu eden ve rahat hissettiren ne ise onu yapabilirsiniz. Toplum için utanç verici olarak görünen bir takım sevdiğiniz davranışlarınız vardır belki ama bence size zarar vermiyorsa çekinmeyin hiçbir şekilde. 

    Yani demek istediğim şey şu: Karakterinizi topluma göre şekillendirmeyin, olduğunuz gibi dilediğiniz gibi hareket edin. Bunu başarırsanız huzura bir adım daha yaklaşacaksınız. Elbet ki toplumda yer edinmek için bazı hareketleriniz onlara göre şekilleniyor fakat tabular öyle seviyelerde karşımıza çıkıyor ki insanları eğlendirmek şaklabanlık, felsefe yapmak ineklik, şarkı söylemek gösterişçilik halini alıyor. Hani bu saydıklarım elbette en ufak tabiri sanırım toplumun dayattıklarının. Bir eylem gerçekleştirecekken insanların bunu komik bulacağı korkusu sizi mutsuzluğa sürükler yavaş yavaş. Elbette alıştığınız bir durum olduğundan toplumun ne düşündüğünü umursamamak epey zorlayacaktır sizi ama bence bir yerden başlamadığınız sürece hiçbir zaman olmayacaktır.


 
   İkinci olarak söylemek istediğim şey ise çalışın. Çalışmanın herhangi bir türlüsü sizi huzursuzluktan elbet ki uzaklaştıracaktır. İşleyen demir pas tutmaz diye de bir meşhur atasözümüz vardır. Zihinsel ve bedensel çalışma sizi ister istemez hayata bağlayacaktır. Zihinsel çalışma başlarda sıkıcı gelecektir hatta çok zorlu bir şekilde kendini gösterecektir fakat alıştıkça bundan zevk alacağınıza eminim. Yeni bilgiler öğrenmek, okuduğunuz romanlarla duygularınızı yön vermek, yazarak ve çizerek de körelmiş olan hayal gücünüze can vermek size huzura da getirecektir elbette.



    Son olarak da söylemek istediğim şey kendinize bir hobi bulmanızdır. Hobi nedir? Hobi bir işi herhangi bir karşılık beklemeksizin yapmaktır. Yani karşılık beklemeden yapmak doğru olmak çünkü bu işi yapmak size mutluluk ve huzur katacaktır. Tanımı düzeltmek gerekirse, size maddi açıdan beklenti olmadan yapılan işlerdir diyelim. Fakat buraya klişelerden ziyade daha farklı hobileri yerleştirebiliriz. Mesela; Huzurevi ziyareti, ahşap oymacılığı, yürüyüş, koşu, kitap okuma kulübü üyeliği, farklı yemekler yapmak gibi uğraşları koymak daha uygun olacaktır. Bu hobiler hayatın maddiyattan çok maneviyatın insanı huzura yaklaştırdığını öğretecektir ve öğrenilen bilgilerin de insanın ufkunu ne denli genişlettiğini gözler önüne serecektir. 

    Hayatınızı sadece para kazanmak için çalışmak ve hayatınızı idame ettirmek için gerekli olan şeyleri yapmak sizi sadece toplum yapar. Toplumdan bireye dönmek ise sadece siz isteyince ve çabalayınca olacaktır.

İnsanın Elinden Kayan Yaşamı

      Selamlar değerli okurlar. Buralara uğramayalı yaklaşık bir yıl oldu. Keyifle yazdığım blogum, iş hayatıma yoğunlaşmamla birlikte diğer...