Herkese merhabalar, henüz tanıştığım bir sosyal hareketlenmeden bahsetmek istiyorum bu yayınımda sizlere. Bu hareketlenmenin ne olduğunu anlatmadan önce Cittaslow isminin ne anlama geldiğinden bahsetmem gerek. Bu isim, kökeni İtalyanca "Città" ve İngilizce "Slow" kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiş olan Cittaslow şeklinde birleştirilmiş ve "Sakin Şehir" anlamını taşımaktadır. Sakin Şehir dediğim zaman bu hareketlenmenin amacına az çok yaklaşmış olmaktayız. Cittaslow hedeflenmiş bir toplumsal düzen halidir. Cittaslow üyeleri ellerinden geldiği kadar bu organizasyon için çalışmaktadır.

Cittaslow, felsefe olarak şehir yaşantısının sıkıntısına bir nokta koymak istemiş. Şehir yaşamıyla birlikte insanların ürettikten çok tükettikleri; hayatın şehirlerde daha stresli ve hızlı olması; İnsanların sosyal ilişkileri açısından sadece çıkarcılığa dönüşmesi gibi sebeplerden ötürü bu fikir ortaya atılmış. Şehir hayatının insanı sonu olmayan bir hız ve çabaya sürüklediğini anlatmaya çalışmışlar. Tabi benim saydığım gibi basit konulara dayandırmamışlar bu fikirleri, detaylı bir şekilde neden Cittaslow hareketini desteklediklerini anlatmışlar.
Benim cittaslow ile tanışmam birkaç saate dayanıyor. İnternet üzerinden "yayla çiçeği" ile ilgili görselleri incelerken bir web sitesinde gördüm Cittaslow'u. Web sitesinde yazar, kendi tecrübeleriyle bitkilerden bahsediyordu. O siteyi incelediğim sırada işim çıktığından sadece "Cittaslow" ismini not edip evden ayrılmıştım. Eve geri döndüğümde websitenin ismini hatırlayamamıştım, bu beni üzmüştü fakat Cittaslow ismini not ettiğim için içimin burukluğu biraz daha geçmişti ve hemen araştırmaya koyuldum. Araştırıp edindiğim bilgileri blogumda paylaşmak istedim. Cittaslow ismini not almamış olsaydım gerçekten çok yazık olacaktı. Belki benim sayemde sizler de cittaslow üyesi olursunuz kim bilir.

Cittaslow'dan önce de aynı topluluk yine İtalya'da "Slow Food" yani "Yavaş Gıda" adlı topluluğu kurmuşlar. Cittaslow, Slow Food'un bağlı kuruluşu olarak geçmektedir.
Kısaca Cittaslow amacını anlamışsınızdır. Şehir hayatının insanın doğasına aykırı olduğu için insanların bir kere geldikleri şu güzel dünyada doğayla iç içe yaşamasını hedeflemiş bu kuruluş. Şehir hayatı olmasa da şehirde yapılan işlerin tabii yapılabileceğini anlatmaya çalışıyorlar insanlara. Düşünsenize işe gidiyorsunuz veya okula gidiyorsunuz, o kadar meşgulsünüz ki yarım saat veya 1 saat kahve içmek zorunuza gidiyor. Kendi hayatınızla örnekleyebilirsiniz bu konuları.
Sizden isteğim yarın sabah uykudan uyandığınızda 10 dakikalığına dışarıya bakın insanlar işlerine yetiştirmek için nasıl koşturuyor. Kendi hayatınıza bakın, bir şeyleri kaçırmamak için siz de nasıl koşturuyorsunuz. Bu koşturmaca gün içinde doğada olan biten her şeyi unutturuyor size ve siz sadece yapay olan eşyalara odaklanıveriyorsunuz. Sizden ricam şu: işe veya okula giderken doğayı düşünün, otobüste bekleyerek harcadığınız vakti dünyaya bakarak geçirin, kocaman bir kitabı iki buçuk saate sıkıştırılmış bir filmi izlemek yerine kitabını okuyun, bilgi çağındayız ama yine de bilgiye ulaşmak için ansiklopedi kullanın. Emek vermeden ulaştığınız bilgi aklınızda kalmayacaktır zaten. Anlıyorum söylediğim şeyler sinir bozucu olabiliyor yaparken ama hayatınız boyunca bu hız tutkusu sizi stresten kurtarmayacak. Acele etmeyin, yürüdüğünüz yolda hedeflediğiniz yere zaten ulaşacaksınız. O yolda keyif almasını bilenlerden olun.

Cittaslow felsefesi yaşamın, yaşamaktan zevk alınacak bir hızda yaşanmasını savunmaktadır.
Cittaslow'un güzl yaptığı bir iş daha var; Sakin Şehirler isimle ve içinde Türkiyeden tam 14 bölgenin bulunduğu bir listeleri var. O listeden bazılarını aşağıda paylaşacağım, incelemek hoşunuza gidecektir. Yazdığım bu metni okuduğunuz için teşekkür ederim, bir sonraki yayınlarda görüşmek üzere hoşçakalın. :) Cittaslow web sitesine ulaşmak için
BURAYA tıklayabilirsiniz.
Önemli Edit:
Yukarıda hangi web sitesi olduğunu unuttuğumu söylemiştim. Haberler iyi, hangi web sitesi olduğunu buldum. Evden çıkmadan önce bir postuna yorum yapmışım ve yazar cevap verdiğinde bende şimşekler çaktı ve tanıdım. Benim için çok mutluluk verici. Çünkü çok değerli bir blog olduğunu girer girmez fark ettim. Blogun sahibi olan Abdülkadir Bekçi kardeşimi tebrik ediyorum çünkü; blogunda yazdığı şeyleri hobi olarak yaptığını söyledi halbuki ben bir botanikçi olduğunu sanmıştım. Eğer takip etmek isterseniz Hemen paragrafın altına bağlantıyı bırakıyorum.
Erzurum, Uzundere
Sinop, Gerze
Bolu, Göynük
Isparta, Eğirdir
(Ispartada öğrenci olduğumdan sorusu olan varsa mailden ulaşabilir)
Muğla, Akkaya